-
1 hastig
nicht so \hastig! o kadar acele etme! -
2 treiben
treiben <treibt, trieb, getrieben> ['traıbən]I vtdas Vieh auf die Weide \treiben hayvanları meraya sürmek [o gütmek];den Ball \treiben topu sürmek;sich ( von der Strömung) \treiben lassen (akıntıya) kapılmak, (akıntı ile birlikte) sürüklenmek;die Preise in die Höhe \treiben fiyatların artmasına neden olmak2) (an\treiben) sürüklemek (zu -e) tech, devindirmek, hareket ettirmek;jdn zur Eile \treiben birini acele etmesi için sıkıştırmak;jdn zum Wahnsinn \treiben birini çıldırtmak;jdn in den Tod \treiben birini ölüme sürüklemekMissbrauch mit etw dat \treiben bir şeyi kötüye kullanmak;dummes Zeug \treiben ( fam) aptallık etmek;es zu toll \treiben aşırıya kaçmak;es mit jdm \treiben ( fam) biriyle kırıştırmak, biriyle yatıp kalkmak;er hat es zu weit getrieben ( fam) fazla ileri gitti;etw auf die Spitze \treiben bir şeyi son kertesine vardırmak5) Knospen \treiben tomurcuklanmak;Gemüse in Gewächshäusern \treiben serada sebze yetiştirmekII vi1) sein ( fortbewegt werden) sürüklenmek; ( von der Strömung) sürüklenmek; ( auf Wasser) yüzmek (auf/in -de/-de)2) ( Pflanze) sürmek, bitmek -
3 Zeit
a. ling, sport zaman, vakit; (\Zeitpunkt) an; (\Zeitraum) süre [o müddet]; (\Zeitalter) çağ; (Bronze\Zeit, Stein\Zeit) devir; (Uhr\Zeit) saat; (Jahres\Zeit) mevsim;seit einiger/geraumer \Zeit bir/uzun süredir;nach türkischer \Zeit Türk saati ile;zu jeder \Zeit her zaman;zu keiner \Zeit hiçbir zaman;zur \Zeit Napoleons Napolyon devrinde;eine \Zeit lang bir zaman boyunca; ( eine Weile) bir süre [o müddet];seit dieser \Zeit bu [o o] zamandan beri;nach kurzer \Zeit az zaman sonra;mit der \Zeit zamanla;mit der \Zeit gehen zamana uymak;wir wollen keine \Zeit verlieren vakit geçirmeyelim;wir haben noch fünf Minuten \Zeit daha beş dakika vaktimiz var;wo warst du denn die ganze \Zeit? bunca zaman neredeydin?;\Zeit gewinnen vakit kazanmak;jdm die \Zeit stehlen ( fam) birinin vaktini almak;jdm dat mit etw dat die \Zeit vertreiben bir şeyle birini oyalamak, bir şeyle birinin vaktini almak;auf \Zeit süreli;es wird ( allmählich) \Zeit (yavaş yavaş) vakit geliyor;es ist an der \Zeit ( zu gehen) (gitme) vakti geldi;morgen um diese \Zeit yarın bu vakitler;um 12 Uhr mitteleuropäischer \Zeit Orta Avrupa saatiyle saat 12'de;der größte Schwindler aller \Zeiten gelmiş geçmiş en büyük düzenbaz;zur rechten \Zeit zamanı gelince;alles zu seiner \Zeit! her şeyin zamanı var!;von \Zeit zu \Zeit zaman zaman, vakit vakit;auf bestimmte \Zeit belirli bir süre için;auf unbestimmte \Zeit belirsiz bir süre için;im Laufe der \Zeit zaman geçtikçe;die heutige \Zeit şimdiki zaman, zamane, günümüz;die gute alte \Zeit! hey gidi günler hey!;das waren noch \Zeiten! ne günlerdi onlar!, o günler ne günlerdi!;zu der \Zeit, als ich jung war/in Köln wohnte ben gençken/Köln'de otururken;in letzter \Zeit son zamanda;in nächster \Zeit yakın zamanda;für alle \Zeiten ebediyen;auf unabsehbare \Zeit belirsiz bir süre için;die \Zeiten ändern sich zamanlar değişiyor;das ist vor meiner \Zeit geschehen bu benim zamanımdan önce oldu;zu meiner \Zeit benim zamanımda;du liebe \Zeit! bak sen şu işe!;\Zeit ist Geld ( prov) vakit nakittir
См. также в других словарях:
acele ile menzil alınmaz — ivmekle daha çabuk sonuç alınır sanılmamalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
acele — sf., Ar. ˁacele 1) Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi 2) zf. Vakit geçirmeden, tez olarak Acele bir karar vermek ihtiyacındayım. P. Safa 3) is. Çabuk davranma Birleşik Sözler acele posta Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller acele etmek acele ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
UCLE — Acele ile ve çabuk yapılan i … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İGAL — Acele ile bir kimseyi bir yere sokma. * Uzaklara gitme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
apar topar — zf. Telaş ve acele ile, yaka paça Bütün o hazırlıklara, dökülen paralara, verilen zamana, zahmetlere rağmen, oyun apar topar iki hafta içinde kaldırılıveriyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
gecekondu — is. 1) Yasa dışı olarak gizlice yapılan küçük konut, kondu Gazhane sırtlarındaki gecekondularda oturuyorlar. T. Buğra 2) mec. Acele ile yapılıvermiş, derme çatma yapı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gecekondu gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
karın — is., rnı 1) İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu. Ö. Seyfettin 2) Döl yatağı, rahim Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
patır kütür — zf. Gürültülü, güçlü bir biçimde, acele ile Patır kütür inip çıkıyorlardı … Çağatay Osmanlı Sözlük
şapır şapır — zf. Acele ile yemek yeme veya üst üste öpme sırasında şap şap sesi çıkararak Şapır şapır yedi bitirdi. Şapır şapır öptü … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıkıştırmak — i, e 1) Boş yer kalmayacak biçimde doldurmak, gelişigüzel koymak, tıka basa sokmak Bavula her şeyi tıkıştırdım. 2) i, nsz Acele ile birine bir şeyi yedirmeye çalışmak veya iyice çiğnemeden yutarak yemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
manda gibi yemek — çok ve acele ile yemek … Çağatay Osmanlı Sözlük